Düzce Masaj Salonu-Masöz Esra

Düzce Masaj Salonu-Masöz Esra

Düzce Masaj Salonu-Masöz Esra “Memnun oldum. Sana ne kadar saygı duyduğumu biliyorsun.” Her seferinde, ne yapıp edip Turner’ın kendini eskilerden kalma bir mukaddes emanet benzer biçimde hissetmesini sağlayabiliyordu. “Bana saygı mı duyuyorsun?” Kelimeler zevksizce dilinden kayıp çıkmıştı. “normal olarak. Sen öyle düşünmüyor muydun?” “Samimi olmak gerekirse Miranda, çoğunlukla ne planladığın konusunda aslabir düşünce yürütemiyorum, ” deyiverdi Turner.

“Seni düşünüyorum.” Gözleri onun gözlerine kaydı. “Ve Winston’ı ve şüphesiz Olivia’yı. Sanki insan onunla aynı evde yaşayıp da onu düşünmeden edebilecekmiş gibi.” Miranda ansızın kitabını kapattı ve ayağa kalktı. “Gidip onu arasam iyi olacak. O ve annenin Olivia’nın sipariş etmek istediği bazı elbiselerle ilgili araları açıktı. Ona yardımcı olmaya söz vermiştim.” Turner ayağa kalktı ve kapıya kadar ona eşlik etti. “Olivia’ya mı yoksa anneme mi yardım edeceksin?” “Eh, tabii ki annene, ” dedi Miranda bir kahkahayla. “Gencim ama aptal değilim.” Ve bunu söyledikten sonra derhal yanından ayrıldı.

Düzce Masaj Salonu-Masöz Esra

Düzce Masaj Salonu-Masöz Esra 10 HAZİRAN 1819 Bugün öğleden sonrasında Turner’la garip bir konuşma yapmış oldum. Onu kıskandırmak niyetinde değildim ama gene de eğer birileri ona karsı duygularımı bilseydi sanırım o şekilde yorumlayabilirdi. Ama tabii ki bilmiyorlar. Niyetim Arthur’un Ölümü konusunda kabahatlu hissettiğime ilişkin ipuçları vermekti. Bu konuda başarılı olduğumu sanmıyorum. O öğleden sonrasında ileriki zamanlarda, Turner arkadaşı Lord Westholme ile Hyde Park’ta yaptığı gezintiden döndü ve Olivia’yı ana holde dikilmiş boş boş dururken buldu. “Şşş, ” dedi Olivia. Bu her insanın dikkatini çekecek kadar yüksek sesle olmuştu, bu yüzden Turner hemen onun yanına gidip, “Niçin sessiz olmamız gerekiyor?” diye sordu, fısıldamayı reddederek.

Olivia ona öfkeyle baktı. “Birilerine kulak misafiri oluyordum.” Olivia mutfaklara giden merdiven boşluğundan gelen sesleri duymaya çalışıyordu, Turner mevzuşanların kim olduklarını anlayamadı. Ancak sonrasında duydu – kıvrak bir kahkaha sesiydi bu. “Miranda mı o?” diye sordu Turner. Olivia başını salladı. “Winston şimdi geldi, aşağıya indiler.” “Niçin?” Olivia köşeden öbür tarafa doğru bir göz attıktan sonra Turner’a döndü. “Winston acıkmıştı.” Turner eldivenlerini aniden çekip çıkardı. “Karnını doyurmak için Miranda’ya mı ihtiyacı var ki?” “Hayır, bayan Cook’un tereyağlı kurabiyelerinden almak için aşağıya indi.