Düzce Bayan Masör-Masör Bayan Ece
Düzce Bayan Masör-Masör Bayan Ece
Düzce Bayan Masör-Masör Bayan Ece Cadı avcılığı kariyeri meydana getirmeye istekli hukukçular, yargıçlar, din adamları ve engizisyoncular hummalı bir halde çalışıyorlardı. Sabbat âlemlerini en uçuk şekillerde betimleyen de Lancre, Fransa’nın güneybatısındaki Bask bölgesinde otuz bin insanın bu ayinlere katıldığını savunuyordu. De Lancre ve çağdaşları için tek sual, olabildiğince çok cadıyı bulup öldürmek için hukukun iyi mi kullanılacağıydı. 1609 senesinde Fransa’da yalnız de Lancre seksenden fazla hanımı kazığa gönderdi; Rémy on beş yıl zarfında dokuz yüz cadıyı idam etmekle övünüyordu.
Cadı avı çılgınlığının sebepleri üzerine birçok kuram vardır: düzeltim dönemindeki dini hoşgörüsüzlük, savaşın yarattığı kaos ortamı, hukuk sürecinin devlet merkezli oluşu vb. Bu çalkantılı dönemdeki derhal her tür cadılık olayı tabiatüstü öğelere başvurmadan da rahatlıkla çözümlenebilir olsa da cadı avcıları öyle düşünmüyordu. Gerek usta cadı avcıları gerekse yakılan cadıları seyretmek için toplanan kalabalıklar, çevrelerinde kanıtlarına bolca rastladıkları tabiatüstü şeylere odaklanıyordu. Toplumun her kesiminden insanlar, büyüye ve esrarengiz şeylere inanıyorlardı.
Düzce Bayan Masör-Masör Bayan Ece
Düzce Bayan Masör-Masör Bayan Ece Şeytanla ve onun hizmetçileriyle mücadele etmek, eğitimli insanların iş tanımında yer edinen ciddi bir işti. Onlar bölgelerini şeytanın suç ortaklarından temizlerken, cadı avcıları da Hıristiyan âleminin selameti için üstlerine düşeni yapıyordu. Cadı davalarına bakan savcıların karşılaştıkları başlıca mesele şuydu: modern cadılar mesele çıkarmak için büyüyü kullanıyorlardı, o halde izlerini kapatmak için yine büyüye başvuramazlar mıydı? Demonologlar başvurduklarını söylüyorlardı, dolayısıyla cadılık faaliyetine şahit aramak için bir sebep yoktu. Bu nedenle büyücülük ancak itiraf elde edilerek kanıtlanabiliyordu ve bu itiraf süreci yoğun işkence gerektiriyordu. Yaşlı hanımları ve ebeleri bebek kızartmak, keçiyle cinsel ilişkiye girmek ve süpürgeyle uçma benzer biçimde konularda itirafa zorlamak güç işti.
Nitekim seçkin bir cadı avcısı şöyle şikayet ediyordu: “Bir cadıyı hakikati söylemeye zorlamak, bir insanoğlunun içinden şeytanı çıkarmak kadar, hatta ondan daha zordur.” diğer suç vakalarında işkence son çareyken, büyücülük vakalarında uygulanan ilk yöntem işkence oluyordu. Savcıların kullandığı çok sayıda elkitabından en önemlisi, Dominikan mezhebinden engizisyoncu Jakop Sprengler’in, Alman engizisyoncu Heinrich Kramer ile birlikte yazdığı Malleus Maleficarum [Cadı Çekici] adlı kitaptı. Sonraki baskılarında Sprengler’in ismi ortak yazar diye geçse de günümüzde uzmanlar onun kitapla pek ilgisi olmadığı kanısındalar.