Düzce Mutlu Son

Düzce Mutlu Son

“Onlar benim günlüklerim.” Turner geri döndüğünde iki eliyle tahta kutuyu taşıyordu. “Günlük mü tutuyordun? Hiç bilmiyordum.” Düzce Mutlu Son “Bu senin tavsiyendi.” Turner ona döndü. “DeÄŸildi.” “Öyleydi. Ä°lk karşılaÅŸmış olduÄŸumız gün. Ben sana Fiona Bennet’den ve ne kadar korkunç olduÄŸundan söz etmiÅŸtim, sen de bana bir günlük tutmamı söylemiÅŸtin.” Düzce Mutlu Son “Öyle mi?” “Hı hı. Bana o gün tam olarak ne söylediÄŸini çok iyi hatırlıyorum. Sana niçin bir günlük tutmam icap ettiÄŸini sormuÅŸ oldum sen de dedin ki,

Çünkü bir gün büyüyüp kendini bulacak ve esasen akıllı olduÄŸun kadar da güzel olacaksın, iÅŸte o süre günlüğüne bakıp Fiona Bennet benzer biçimde minik kızların ne kadar aptal bulunduÄŸunu anlayabileceksin. Annenin, senin bacaklarının omuzlarından baÅŸladığını söylemiÅŸ olduÄŸini hatırlayınca güleceksin. Kim bilir bugün yaptığımız bu hoÅŸ sohbeti hatırlayınca, ufak bir tebessümünü de bana ayıracaksın.” Turner hayranlıkla ona baktı, olanları hatırlamaya baÅŸlamıştı. “Ve sen de bana benim için büyük bir gülümsemeni ayıracağını söylemiÅŸtin.” Miranda başını salladı. “Söylediklerini kelime kelime ezberledim. Onlar, tüm hayatım boyunca duyduÄŸum en güzel sözlerdi.”

Düzce Mutlu Son

“Tanrım, Miranda. Beni hakkaten seviyorsun deÄŸil mi?” Miranda başını salladı. “O günden beri. Åžu kutuyu getirsene bana.” Düzce Mutlu Son Turner kutuyu getirip yatağın üzerine koydu ve anahtarı ona uzattı. Miranda kutuyu açtı ve içinden bir kaç defter çıkardı. Bazıları deri kapaklıydı, bazıları ise çocuksu çiçekli kumaÅŸlarla kaplanmıştı. Miranda en basit olanını seçti, öğrenciliÄŸinde Turner’ın da kullandığı türden küçük bir defter. “Ä°lki buydu, ” dedi Miranda, zarif parmaklarıyla defterin kabını açarken.

“Ben hakikaten de seni o günden beri sevdim. Görüyorsun, deÄŸil mi?” Turner ilk yazdığı cümleye baktı. 2 MART 1810 Bugün âşık oldum. Turner’ın gözünden bir damla yaÅŸ süzüldü. “Ben de, aÅŸkım. Ben de.” SONTurner yeniden oturma odasına gitti. “Buldum. Aman Tanrım, çok ağır bu. Ne koydun bunun içine? TaÅŸ mı?” “Defterlerimi.” “Defterler mi? Ne kadar kıymetli defterlermiÅŸ. Niçin kilit altında tutuyorsun?” Turner başını salladı. “Sanırım buna, bana Caroline’i vermen sebep oldu. Onun aÄŸlamasını duydum ve sesi o denli… O denli … Anlatamam, onu anında sevdim.